NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الصَّبَّاحِ
الْبَزَّازُ
حَدَّثَنَا
هُشَيْمٌ
أَخْبَرَنَا
يُونُسُ
وَمَنْصُورٌ
يَعْنِي ابْنَ
زَاذَانَ
عَنْ
الْحَسَنِ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ
سَمُرَةَ
قَالَ قَالَ
لِي النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَا عَبْدَ
الرَّحْمَنِ
بْنَ سَمُرَةَ
إِذَا
حَلَفْتَ
عَلَى
يَمِينٍ
فَرَأَيْتَ
غَيْرَهَا
خَيْرًا
مِنْهَا
فَأْتِ
الَّذِي هُوَ
خَيْرٌ وَكَفِّرْ
يَمِينَكَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد سَمِعْت
أَحْمَدَ
يُرَخِّصُ
فِيهَا
الْكَفَّارَةَ
قَبْلَ
الْحِنْثِ
Abdurrahman b. Semure'nin
şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah(s.a.v.) bana:
"Ya Abdurrahman b.
Semure! Bir şey üzerine yemin edip de başkasını o şeyden daha hayırlı
gördüğünde o hayırlı olanı yap ve yeminine keffaret öde" buyurdu.
Ebû Dâvûd dedi ki:
Ahmed'in, yemini bozmadan önce keffaret ödemeye ruhsat verdiğini duydum.
İzah:
Buhari,
keffaretu'I-eymân; Müslim, eymâri; Nesâî, nüzûr; Tirmizî, nüzûr
Buharî'nin bir rivayeti
ve Tirmizî'nin rivayeti burada olduğu gibidir. Yani önce yemin edilen şeye
muhalif olarak daha hayırlı olanı yapmak, sonra da keffaret zikredilmiştir.
Buharî'nin bir rivayeti ile Müslim'in rivayetinde ise keffaret, yemini
bozmadan önce anılmıştır.
Buharî'nin
Keffaretu'l-Eymân kitabındaki rivayetinde hadisin baş tarafında emanet konusu
da ele alınmıştır. Anılan rivayet şu şekildedir:
"Liderliği isteme.
Eğer o sana istenmeden verilirse, o konuda yardım görürsün. Ama istediğin için
verilirse, kendi başına bırakılırsın (Allah yardım etmez).Bir şeye yemin edip de
başkasını daha hayırlı görürsen, o hayırlı olanı yap ve yemininden dolayı
kefaret öde."
Bu hadis, herhangi bir
konuda yemin edip de yemin ettiği şeyin aksini yapmanın daha efdal olduğuna
delildir. Şüphesiz bu durumda kendisine yemin keffareti gerekir.
Konu, bir önceki
hadiste ayrıntılı biçimde ele alınmıştır.